28 Ağustos 2010 Cumartesi

'Gerçek şu ki;
Noel Baba yok. Doğum günlerinizde mumları üflemeden önce tutulan dilekler gerçekleşmiyor. Düşen kirpiğin ne tarafta olduğunu bulunca da dileğiniz gerçekleşmiyor. Gökkuşağının altından geçince hiçbir şey tersine dönmüyor. Domuzlar da pembe ve şirin değil. Şimdilik bu kadar.'

13 Ağustos 2010 Cuma

Bir bankacı, Nikaragua’nın küçük bir köyünde, güneşin batışını seyretmektedir. Bir balıkçının, teknesiyle sahile yanaştığını görür. 
Teknede birkaç büyük tuna balığı vardır. Balıkçıyı övgülere boğar ve sorar; “Bunları tutmak ne kadar zamanınızı aldı?” “Çok az bir zaman” der balıkçı. Bankacı, neden daha fazla zaman harcayıp, daha çok balık tutmadığını sorar hemen. “Bu tuttuklarım ailemi doyurmaya ve arkadaşlarımla paylaşmaya yeter de artar bile!” der balıkçı.
“Peki...” der bankacı, “geri kalan zamanında ne yaparsın?” “Geç saate kadar uyurum, biraz balık tutarım, çocuklarımla oynarım, karımla siesta yapar, akşama doğru köye iner biraz şarap içip arkadaşlarımla gitar çalarım. Çok meşgul bir adamım ben senyor! Hayatım doludur.”
Bankacı güler. “Ben bir Harvard mezunuyum ve sana yardım edebilirim. Eğer balık tutmaya daha fazla zaman ayırırsan, daha büyük bir tekne alırsın. O büyük tekneden elde edeceğin gelirle, birkaç tekne daha alırsın. Bir süre sonra, küçük bir balıkçı filon olur. Araya kimseyi sokmadan, pazara direkt kendin girer ve büyük satıcılardan biri olursun. Üretim, dağıtım her şey tamamen senin kontrolünde olur. Bu küçük kasabadan çıkıp, Managua’ya taşınırsın. Hatta en sonunda, tüm bu işleri New York merkezinden kontrol edersin.” 
“Ama senyor, bu dediğinizin olması ne kadar zaman alır?”
“15-20 yıl” der bankacı.
“Peki ya sonra, senyor?”
Bankacı gülerek: “İşte işin en güzel kısmı orda! Doğru zamanda, şirketini satar ya da hisselerini halka açar ve çok zengin olursun. Milyonların olur!”
“Milyonlarım ha senyor!! Peki sonra?”
“Sonra, emekli olursun. Küçük bir balıkçı kasabasına yerleşir, geç saate kadar uyur, biraz balık tutar, çocuklarınla oynar, karınla siesta yapar, akşamları köye inip biraz şarap eşliğinde arkadaşlarınla gitar çalarsın.”


Hımmmm..... 

8 Ağustos 2010 Pazar

" You’re using your headphones to drown out your mind.

 http://fizy.com/#s/188xbu

5 Ağustos 2010 Perşembe

bilinçaltımın kafası inanılmaz güzel. her daim.
hayallerimi yeterince adam yerine koymadığım için benden intikam alıyor o güzel kafasıyla aklı sıra.


bütün bu gördüğüm rüyaların anlamı başka ne olabilir ki, sen söyle.
Insomnia is a kind of torture. Because while the world is fast asleep, you’re up all alone, your mind buzzing with every random thought in the universe. And sometimes the thoughts will reach a standstill, and your mind goes blank. You become more aware of the silence. And it is during this moment that you realise how alone you are.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

birkiğüçnokta

' Karanlık sokaklardan biraz korkuyorum. Ama korkmuyorum da esasında. "Pardon pardon çok pardon" diyorum ayağıma bastığında dünya. Saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma

Kelimelerin tadına bakıyorum. Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.