Ben Pazar günlerini hiç sevmem. bilen bilir. bilmeyene anlatmasın.Sanki hiçkimse anlamaz beni pazar günleri,dünyanın en şanssız en kadersiz en umutsuz insanı gibi hissederim.
sanki olduğum gibi kabul görülmem,sanki her zaman olan şey olmaz.sanki sevilmem sanki saymam kendimi, hatta yukardan kafama saksı inse 'e bugün pazar napalım olucak artık..'lara kadar da gidebilirim.pazar günü beni sevmiyor ben de onu.
Geçtiğimiz pazar ise bir cinsiyet değişikliği ameliyatını internet yoluyla izlememle başladı.(pazar günü çünkü.böyle)
Mr. Mon 45 dakika içersinde Mrs Monica oluvermişti,e tebriklerdi.
Fakat Pazar gününü geçtim merak ediyorum nasıl devam ediyor Mon/Monica olunca? Bu ne güç,bu ne güçlü tahammül?
Ben ve çoğunluk bile görsellikle ilgili duyduğumuz sorulara tahamül edemezken helal olsun valla bravo dedim Monica'ya.duymadı.Şu değindim görsellikle ilgili sorular da bilindik şuyun şöyle mi buran estetik mi yok şuyun bu mu tarzı dandiklerdir.
çok nadir olsa da rastlıyorum ve 'e yok artık sarı çizmeli necmiye'yim ben de rugan ayakkabılı Pelin Batu takliti yapıyorum.' diyesim geliyor.e susuyorum.erdem diye.
Bu tür sorularda takılı kalmış insanların yasadığı bi toplumda cinsiyet ameliyatı geçiren bir insanın hepimizle aynı şartlarda ve aynı ortamda mutlu mesut huzurlu yaşama ptansiyeli sizce eksi yüzde kaç eksidir?bu nasıl bir yergidir?
Ben postiş muhabbetine bile dayanamıyor tutmaya iğreniyorken kuaför de bir hatun çıkageldi eski bir pazar günü.(yine bi pazar..)
Hem de gözlerini kocaman yapıp kıskanç kıskanç 'çıtçıtlarımı değiştirmeyi düşünüyorum, senin saçların gerçek mi' diye bir soruyla geldi. HÖ? Lütfen benimle beraber OFF' larmısınız?
Ben şimdi sana senin istediğin cevabı vererek yalan söylesem ve desem ki 'evet çıtçıt baaak ne güzel dimi yere kadar değil ama napayım artık enazından popomu kapıyor' desem gözlerinde ki o kıskanç ifade koşarak gidecek ve rahat bir nefes alıp 'biliyordum zaten'deyiverceksin ve nefesini geri vericeksin.ben de sana dicem ki ah ne güzel ortak özelliğimizde var hadi bari .sarılalım sıkı sıkı...'hayır bana ait' dediğimde utanmadan bir de plastik sandalyenden kalkıp saclarıma dokunuyorsun 'acaba yalan mı?' ' inanmıyorum kuduruyorum şu an nasıl gercek olabilir ya bunlar uzay saçıııı!' bak şimdi senin yalanını ortaya çıkartıcam da nasıl mort edicem seni pis kız seni!' diye diye kuduruyorsun sen içten içe..niye?
vallahi anlayamıyorum.saç uzunmuş kısaymış mormuş yeşilmiş meme küçükmüş büyükmüş bacak çarpıkmış düzgünmüş burun yamukmuş normalmiş boy kısaymış uzunmuş adam kelmiş bonusmuş.
bırakın kızlar!
Mon= Monica oldu!
onu da bırakın.şunu tutun: "gel, gel, ne olursan ol yine gel''
mevlana şöyle diyor:
ister kafir, ister mecusi,
ister put'a tapan ol yine gel,
bizim dergah'ımız, ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel..."
ya..ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder