27 Aralık 2009 Pazar

inbox ıma "ben romeo sende juliet olmalısın" diye bir msg gelmiş twitter da. romeo bunu duysa çok üzülürdü eminim.
heran herşeye dellenebilcek durumdayım bgnlerde. sürekli bişeylere sardırıyorum ve de saydırıyorum. evet bütün bunların farkındayım oyüzden şaşkın şaşkın yüzüme bakmaktan, kendine gelsene bakışları atmaktan ve neden öyle davrandığımı anlamaya çalışmaktan vazgeçebilirsiniz bence.




I started a joke
Which started the whole world crying
Oh but I didnt see
That the joke was on me...oh no..
And I started to cry
Which started the whole world laughing
Oh if Id only seen
That the joke was on me.




bazen insanların kızmak, olumsuz tepkiler vermek veya yürüyüp gitmek için ille de nedenleri olması gerekmediği fikrine alışmamız gerekmektedir.
alışmam gerekmektedir.
alışmanız gerekmektedir.

26 Aralık 2009 Cumartesi

insanlar neden yeni öğrendikleri,kendileri tecrübe edip beğendikleri,yada ordan burdan duydukları kişiye has anektodlarını bloggerlarında paylaşıyorlar anlamıyorum yani ne ayak bu? şu marka çantalar süpper, bu kozmetik ürünü sizi dünya güzeli yapar vs.. bunları gerçek muhabbetlerdeki gerçek arkadaşlarınıza saklasanıza ey sanal ortam yiğitleri? hayır üşenmiyorsunuz da onca fotoyu yükleyip onca açıklamayı bilgiyi yazmaya. hayırlara vesile olacak bi iş yaptığınızı,insanlığa fayda sağladığınızı daha da önemlisi bir işe yaradığınızı filan hissettiriyor sanrım bu size ama burdan bakınca baya boş beleş görünüyorsunuz be yahu. üzgünüm size puanım sıfffır kankalar!

23 Aralık 2009 Çarşamba

dünyada bukadar çok salak insan olmasının tek iyi yanı yanlarında kendimi çok akıllı sanıyor olmam sanırım.

22 Aralık 2009 Salı

Küçük ölüm günlerimiz oluyor hayatta. Sonra da yeniden doğuyoruz.. : )


öldüren şeyler teşekkürü hak bile edebilir. Yeniden başlama şansı verdikleri için. Yoksa hiç akıl edemicektik, hadi diyelim akıllı çıktık da akıl ettik, bu defa da o gücü bulamicaktık.


Yani;

Gelecek zamanlar, geçmiş zamanlardan büyüktür.


sakın o umut diye bilinen, renkten renge sokan şeyden vazgeçmeyin! kaybolun. ama o kürkçüye geri dönün gece olunca. yeni günleriniz de renginiz de bol olsun.. :)

19 Aralık 2009 Cumartesi

istanbulagidelimistanbulagidelimistanbulagidelimistanbulaGİDELİM
ankarayısevmiyorumankarayısevmiyorumankarayısevmiyorumankarayıSEVMİYORUM

16 Aralık 2009 Çarşamba

beni çıldırtmaya devam edin.

Okulumun Mühendislik Binası 4üncü katını bombalayacak olmamın sizin için bir sakıncası varsa lütfen geç olmadan harekaata geçiniz ve benden önce siz beni bombalayınız.Ama lütfen yönetmeliğine uygun bir şekilde yapın bunu da, rica ediyorum.

10 Aralık 2009 Perşembe

Gösteri Peygamberi

İskeletimiz, dokumuzu yerden kaldırmak için var. Terimiz, soğuyabilmemiz için var.
İnsan her konuda aydınlanma yaşayabiliyor.
Yüz beşinci kat civarına gelince insan bu bedenin, bu koca bebeğin esiri olduğuna inanamıyor. Onu beslemek, yatağa yatırmak ve tuvalete götürmek zorundasın. Daha iyisinin icat edilmemiş olmasına inanmak istemiyor insan. Daha az ihtiyaçları olan, daha az vakit kaybettiren bir şey icat edebilirdik.
İnsanların neden uyuşturucu kullandıklarını anlamaya başlıyorum. Çünkü zamanın sınırlı olduğu, kanunlar ve emirlerle dolu ve mülkiyete dayalı bu dünyada insanların yaşayabilecekleri tek gerçek kişisel macera bu.
Sadece uyuşturucu ve ölümde yeni bir şeyler tecrübe etme şansına sahibiz ve maalesef ölümün hakimiyeti fazla kuvvetli.
Eğer kimse izlemiyorsa herhangi bir şey yapmanın çok anlamsız olduğunun farkına varabiliyor insan.
Çarmıha gerilme sırasında izleyici sayısı düşük olsaydı, olayı başka bir zamana ertelerler miydi, diye düşünmeden edemiyorum.
Menajerin haklı olduğunun farkına varıyorum. İsa'nın neredeyse çıplak olmadığı hiçbir haç görmedim. Hiç şişko bir İsa görmedim. Ya da vücudu kıllı bir İsa görmedim. Gördüğüm her haçta İsa, belinden yukarısı çıplak olarak bir kot markası veya erkek parfümü için modellik yapacak görünümde.
Menajerin hayat hakkında söylediği her şey doğru. Eğer kimse sizi izlemiyorsa, dışarıya çıkmanın bir anlamı yok. Pekala evde oturup otuzbir çekebilir veya haberleri izleyebilirsiniz.
Yüz onuncu kat civarında insan şunun farkına varıyor; eğer birinin video kasedi yoksa veya daha da önemlisi bütün dünyanın gözleri önünde canlı yayında geçirmiyorsa hayatını, o kişi yaşamıyor demektir.
O kişinin, kimsenin kıçına takmadığı, ormanda devrilen ağaçtan farkı yoktur.
Bir şeyler yapıyor olmanızın hiçbir önemi yok. Eğer yaptıklarınızı kimse farketmiyorsa, hayatınız koca bir sıfırdan ibarettir. Boştur. Anlamsızdır.


(syf- 143)


flashbacks.

Hayatın herşeye rağmen devam etmesi, akıp gitmesi can sıkıcı aslında bazen biliyormusun.
Arasıra bi durmalı.. beklemeli bizi.

belki ozaman son 1 yılda hayatımda olup biten değişen yerinden oynayan çöpe giden dolaplara saklanan son görüşüm olan, yada sonsuzluğa gömülüp hayata veda etmek zorunda kalan tüm o olup biteni hala şaka sanıyor olmazdım. belki ozaman bu kadar yabancılaşmazdım..

8 Aralık 2009 Salı

allahallah

ve neden buraya gelip de bu sayfayı dert babası güzin ablası olarak kullanmaya başladığımı da anlamadım.
amacından saptın blög. kapatıcam seni görürsün. bu siteye erişim engellenmiştir yazıcak seni açıp da bişeylerden yakınmaya kalkıştığımda. ozaman anlicam buranın dert anlatma koltuğu olmadığını.
hayır dandik bir eylem olarak tabir edip algıladığım piskolog koltuğundan ne farkın kaldı sorarım sana!?

bunu düşün.bende neden bloğumla bi muhabbete giriştiğimi düşünücem sen bunu yaparken.

.asal sayı engeli

bu hayat çok mu tekdüzeleşti yoksa tekdüze olarak görülmeyen şeyleri sürekli ya da sıklıkla yapıyor olmak mı onları tekdüze kıldı bilmiyorum. ama kabak tadı alıyorum geceleri uykuya dalmaya çalışırken. içimde bi sıkıntı var çıkmıyor. beni rahatsız ettiğini bile çoğu zaman farkedemiyorum öylece oturmuş içimde benden bi parça olma yolunda ilerliyor gibi. ne zamandır böyleyim bilmiyorum.3 ay? 3 hafta? 3 gün? hiç bilmiyorum. herşey olması gerektiği gbi sanki. herşey fazla olağan. ve bu düzen beni delirtiyor. hiçbişey yapmasam hiçbişey düşünmesem de hayatım kendiliğinden akıp gidicekmiş hissi yaratıyor. benim hayatımın bana ihtiyacı yokmuş gibi. otomatik pilotla gidiyorum gibi.
havalar mı çok soğuk benim mi içim üşüyor bilmiyorum.
sadece biraz ısıya ihtiyacım var.donup kalıcam bi yerde sanki pat diye..
içimi kuruttuğumu herşeyi tükettiğimi,artık bişeyleri eskisi gbi hissedemediğimi farkettiğimde ve bişiler yapmayı gerçekten istediğimde geç mi olucak diye panikliyorum her zaman ki bişeylere geç kalma fobilerim giriyo devreye.çünkü şuan birşeyler yapmayı,ellerimi cebime koyup bari onları ısıtayım demeyi bile isteyemiyorum.istemiyorum değil. isteyemiyorum.
ve bu herşeyi daha da zorlaştırıyor.

yazın gelmesini bekleyemem tüm bunlar için. 'hayallerini yak, evi ısıt..' bu da doğru cümle değil. doğru cümle yok gibi. yanlış olmayan cümle var. yada yanlışı daha az olan..

5 Aralık 2009 Cumartesi

birşeyler '-miş gibi' yaparken..

Ben her şeye indirip kaldırarak,kafamı eğip bükerek,bi sağından bi solundan yok aşağısından bir de yukarısından ve bambaşka açılarla baktıkça,netlik ayarım bozuldu.Haliyle zaman alıyorum ben.Tanışsanız benimle sizden de alırım biraz zaman.Bir de Hayır'lara olan sevgim benimle beraber büyüyor galiba..hele ünlenen umursayamamayışlarım..Annemden bu konu da çok sopa yedim.Çünkü ben insanların hayal ürünlerinin kendilerini yansıttıklarına inanırım. Eğer güzelsen,iyiysen güzel şeyleri hayal eder iyi şeyleri düşlersin.Çirkinse için 'halin duman senin'.derim. Bir de herşeye hemen cevap vermemi de beklemeyin benden tabii,ertelerim.hem de öyle bi ertelerim ki bir de bakmışsın sen kuzeyde ben güney de kalmışız...Ee nolucak?Kendi aklıma da hayranımdır.Başkası benden daha iyi düşünsün,onunkine hayran olayım.Beğenmediğim yemeği de yemiyor,yedirtmiyorum.Yiyen var mı ?
Hayat anneyse bizi terbiye etme yöntemi buydu,'kötü söze biber sürmek'. ben öyle yapmadım..Bi kaç insan biliyorum aslında tek bir kişi.ama zamana ve oyuna göre bir çok benliğe bürünebiliyor,bu yüzden hiç bir kişi.Onların boş keselerinin içine baktım.İçin de kendimi aradım.Yoktum.Olduğumu zannediyorlar...
Sonra cümlelerinde kendimi görmeye ormana gittim.Çok farklı bir kızla tanıştım orda alanen..'sen de kimsin?'dedim.Sesini çıkaramadı.Üzerinde alsız pulsuz kirli bir elbise vardı.'Ne oldu da nasıl kirlendi bu elbise dedim?' 'üzerimden çıkartamıyorum' dedi.Yanında ki elini tutan adamın her yerin de bir kız ismi yazıyordu.'O kim?' dedim. 'Onu çok seviyorum' dedi. peki neden diğerinin elini tutuyorsun dedim. sesini çıkaramadı. 'eeeeeee yok artııııııık' dedim.Ne kadar çirkindiler,sahteydiler,zavallıydılar,ne kadar çaresizdiler.. Dedim ya,insan hayalini taşır,taşıdığı hayal onu yansıtır.. ne büyük bir zavallılık örneği idi.Piuuu hemen kaçtım!Onları orda bıraktım. çünkü ben insanları mutlu etmeye bayılıyorum. onlar ormanda kaldığı sürece o insanlarda mutlu oluyorlardı.Bıraktım eğlensin insanlar..
Ama insanların çaresizlikten ve birilerinin üzülmesini sağlamak adına ve eğlenebilmek için hayal gücüyle uydurduğu yalanlara,ezilmiş büzülmüş oyunlarına,kendini kendinden emin sanışlarına ihtiyacı olması ne büyük bi acıydı.Yarası olan ağlayarak gocunuyordu.ve ortada magazin bile vardı birileri kudurmuş bizi takip altına almıştı..vay be. Ama ben niye bu kadar basitleşebilmeyi beceremiyordum? Ve kıskançlık ne kadar aşağlık bi kompleks başkalarına yapmaya çalışırken neler yapabiliyor insanlar,kendilerine?
Ama iyi ki şu zamanda evden çıkıp üzerine para verip doktordan yeni bi burun alabiliyoruk.Yalan söylemekten burnu uzayanların burnu güzelce törpüleniyor,bir güzel parlatılıyor paketleniyor ve eve dönüyordu. Üzerine bir fiyongu eksikti onu da ben koydum..Akılma geldi sonra.. zaten eskiden de onlar adamın posterine ben gerçeğine sarılırdım.Durdum harika bi kahkaha patlattım.Sonra kahkahalar duydum kahkahalar eşliğinde kahkahalara büründük.Ben insanların delirmesini istemiyorum. bir dakika siz bi sakin olun..ben sizi umursayamıyorum zaten dikkatimi çekecek kadar renkli olamıyorsunuz..Gerçekten asıl benden söz edebilecekler parmak kaldırabilse.. balığın da insanın da sazanına bayılıyorum.Ama gözyaşartıcı bomba atıp gitmicem, henüz bunun için genciz.
Size de oluyor mu bazen içinizden bir ses diyor ki 'bir değişiklik yap hadi artık!' istiyor insanoğlu.. Mesela liseden beri çantasının ön gözünde muhakak mendil taşıyan kızlara özenmişimdir..ben yanların da tam bir kaostum..Kopyaya ihtiyaçları yoktu,patır patır dökülürlerdi.Benimse selpağım yoktu ve sınavdan önce onları bana notlarını vermeleri için ikna ederdim.Daha kaotik bi hale de dönüşebilirdim mesela o kişinin yazısını okuyamayıp gece gece onu rahatsız edebilmek gibi..Halbuki ben de istiyordum kırmızıyla başlık atmak hep aynı formatta yazı yazmak..

bişeyleri de bu yüzden seviyorum. selpakları da oluyor

2 Aralık 2009 Çarşamba

.

old faces r so cold, i need a brand new face..