29 Haziran 2010 Salı

kafamı kaldırıp biraz da etrafa bakma zamanı! karın boşluğuma sokmuş içeri bakıp duruyodum bayadır, güzeldi aslında ama oksijen bitti artık orda. anne karnında geçiremediğim eksik günleri kendi karnımda geçirip arayı kapatma olarak iyi yanından kendine sonuç çıkarmaca da yapılabilir tabi konuyla alakalı.
bu eylemi bir ara kağıt üzerinde göstericem.
kafayı karın boşluğuna gömmek ne demektir görelim diymi.
eels: love of the loveless dinlerseniz kulaklarımı da çınlatıverin geçerken. sesiniz karın boşluğumda yankılanmayıp atmosfere yayılcak söz.

25 Haziran 2010 Cuma

kendin hakkında birşeyler.

Merhaba, ben Merve. siz kısaca mirvik de dersiniz genelde.
Hayatı gözün alamayacağı büyüklükte bir oyun alanı sanarak yaşarım, düzeltilemeyecek veya yapılamayacak hiçbirşeyin olmadığına inancımın sonsuzluğu burdan gelir.
Kendimi çok severim, en çok kendimi seviyor gibi görünürüm. Ama arada bir başkalarını daha çok sevebildiğim de olur. Başkaları ve ben, o kadar da başkalaşmış değilizdir aslında, laf olsun diye başkaları deriz.Laf olsun diye yaptığım şeylerin arasında mühendis olmak da vardır. Ama birşeyleri laf olsun diye yapmak konusunda baya başarısızım. Nitekim bitiremediğim okulum bunların başında gelir. Vazgeçmeyi sevmem, hissedememeyi sevmem. . Bazen insanlara güvenirim. Bazen de yanılırım. Hatalarımı çok severim. Onlardan çıkardığım gerekli-gereksiz milyon tane dersin hepsini müfredatıma koyarım, sonra da kafam şişer. Kafam şişince hep sizlerin de kafasını şişiririm. Birşey konuşurken bana dedikleriniz kadar mimiklerinizle ilgilenirim, söylenenleri unuturum, ama ifadenizi unutamam.Biri birşey anlatırken onu dinlemeyip bambaşka diyarlarda gezindiğim çoktur.Diyarlar arası yolculuklarım çok ani ve hızlı olur.Bu beni yormaz, ama sizin için aynı şeyi söyleyemem.
Tam bir ikiyüzlüyümdür bazen, başına buyruk görünürken aslında ana kuzusu olmam buna iyi örnektir.Kötü örnekleri kendime saklarım.
Herkes beni sevsin istemem, ama beni sevsin istediklerim beni hep sevsin isterim.
Görgü kurallarına uyarım, ama hep yalandır bilirim.
Fotoğraf çekerim, bazı anlarda donup kalmak ve dönüp dönüp o ana tekrar bakmak doğuştan hastalığımdır.
Televizyon izlerken sıkılırım,sıkıldığım yerlerde kalkıp başka şeylerle uğraşırken izlediğim şeyi unutur, izleyememiş olurum.Sürekli takip ettiğim program sayısı sıfırdır.
Hayat bayram olsa isteğim ve bu isteğe inancım yaşıma başıma bakmaktan hala devam etmektedir.
Üzüldüğüm şeyleri size anlatabilmek için üzüntümün biraz geçmesini beklerim bazen içimden 10 a kadar sayarım 7'ye gelince baştan alırım.
İstanbul denince orda dur derim.
Hayatı çok ciddiye alırım, ama ciddiye aldığım herşeyi her yerde belli etmem.
Genelde pek B planı bulundurmam, A'ya takıntıyla bağlanırım. Olmayınca olmuyor lafını hiç sevmem.
Maviyi en çok severim. Pembe ve gri arkasından gelir.
Huzur annedir, baba güven. İkisi birlikteyse mutluluktan ölünebilir.
İnsanların sizi yargıladığı şeylerin kökeninde kendileri var der ve bununla rahatlamayı denerim.
Arkadaşlar candır, dosta dönüşebilenleriyse süper kahraman.
Bohem hayatı severim, modern külkediliği yapışkanlarımdandır.
Şaşkın bir insanım, herşeye şaşırabilirim.
Herşeyi yanlış anlayabilirim, bunlar beni dünyanın en çekilmez insanı yapabilcek düzeye çıktığında koşarak uzaklaşmanızı öneririm. Ama peşinizden koşabileceğim hızla olması şartımdır:)
Palyaçolardan biraz korkarım.Zifiri karanlıktan korktuğum kadar değil.
Yolculuklara çok bayılırım.
Ölmekten korktuğum kadar yeniden doğamamaktan korkarım.
Hangi hayvan olmak isterdin deseler hiç düşünmem kedi derim.
son olarak, hiç yalan söylemem, kendimden bahsetmekten de çok nefret ederim!
hohohi:)

15 Haziran 2010 Salı

evet.

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen tutuk saygılı
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı
Bitmeyen işler yüzünden

Siz böyle olsun istemezdiniz
Böyle olsun istemezdiniz
Bir bakış bile anlatmaya yeterken her şeyi
Kalbinizde kaldı gecelerde ve yalnız

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı
Gizli bahçelerinizde açan çiçekler vardı
Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarla bu kadar çabuk geçeceği
Aklınıza gelmezdi

2 Haziran 2010 Çarşamba


DİNLE!
http://fizy.com/s/1agti7


hayat biz kendisinin ne kadan da sıradanlaşmaya başladığından sebep birşeyler yapıp bu tekdüzelikten kurtulmaya karar verdiğimiz an kendini o aynı hızla dönüp dönüp içimizi bayan çarktan kurtarıp yeni ufuklar açıyor önümüze. sanki dikkat çekmek ister gibi. bu hayat senin salaklaşma da önüne bak der gibi. iyi ki var dedirten bir kısır döngü gibi.
işte böyle zamanlarda dünya mı daha canlı ve duyarlı yoksa biz mi diye sormadan edemiyorum.
tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan diyesim bile geliyor. ama bildiğim şey, sanırım dünya bizi hala sevyor zira her bahar değiştirdiği derilerin, boşluğa fırlattığı küf tutmuş çarkların haddi de yok hesabı da.


bence biz döngüden daha da çok kısırız. bazen düşününce hep elde var sıfırız.