6 Temmuz 2008 Pazar

bir.alıntı.

Bir uçtan bir uca, yazından bir bahara, dairesel yalnızlık bu yuvarlağın köşeleri..


Direndiğimiz onca uçurumun ölüm gülüşü kadar çaresiz..-ki çaresizliğin üstüne kaya gibi düşen boktan gülümsemeler yaşıyor yuvarlağın köşeleri..

Onca trafiğin korna çalan odunları, ıslak diye ateşte yanamıyorsa,
Yanar alev alev... yuvarlağın köşeleri...
Brandasında mavi mavi parlayan “affet beni”..
ve gözünde iki dirhem sarhoşluğun pişmanlık izleri,perdesi aralı, gönlü yaralı yuvarlağın köşeleri..
Istanbul düşse üstüne gecenin,
İzmirde kordon sallanır, Ankarada kocatepe..

minör’e takılır bu kez..yuvarlağın köşeleri..
günler önce düşüne sığmayan sevimli jelibon tadı eksik damağında şimdi.
Sessiz sedasız iç çekişin,
Gizliden gizliye özleyişin, bültenlerin gündemine emine..
Sende mi seviyorsun ne ? yuvarlağın köşeleri..

“Günaydının,
Nar çiçeğin
Sevdiğin”
ve uğruna atmış dakikalık yolu çektiğin sevgilin,
portakal suyundaki parçacıklarda bekliyor seni.. yuvarlağın köşeleri..
Kahpe bir ömrün harabe düşlerinden sıyrılırken söylüyordu dilin..

“içeri, hep içeri yalnızlıklar yaşıyorum”..
Kapı dışarı, haşarı, yaramaz bu sevgilin.. yuvarlağın köşeleri..
Ha Unutmadan..Seviyorum seni.. yuvarlağın köşeleri..

Hiç yorum yok: