5 Aralık 2009 Cumartesi

birşeyler '-miş gibi' yaparken..

Ben her şeye indirip kaldırarak,kafamı eğip bükerek,bi sağından bi solundan yok aşağısından bir de yukarısından ve bambaşka açılarla baktıkça,netlik ayarım bozuldu.Haliyle zaman alıyorum ben.Tanışsanız benimle sizden de alırım biraz zaman.Bir de Hayır'lara olan sevgim benimle beraber büyüyor galiba..hele ünlenen umursayamamayışlarım..Annemden bu konu da çok sopa yedim.Çünkü ben insanların hayal ürünlerinin kendilerini yansıttıklarına inanırım. Eğer güzelsen,iyiysen güzel şeyleri hayal eder iyi şeyleri düşlersin.Çirkinse için 'halin duman senin'.derim. Bir de herşeye hemen cevap vermemi de beklemeyin benden tabii,ertelerim.hem de öyle bi ertelerim ki bir de bakmışsın sen kuzeyde ben güney de kalmışız...Ee nolucak?Kendi aklıma da hayranımdır.Başkası benden daha iyi düşünsün,onunkine hayran olayım.Beğenmediğim yemeği de yemiyor,yedirtmiyorum.Yiyen var mı ?
Hayat anneyse bizi terbiye etme yöntemi buydu,'kötü söze biber sürmek'. ben öyle yapmadım..Bi kaç insan biliyorum aslında tek bir kişi.ama zamana ve oyuna göre bir çok benliğe bürünebiliyor,bu yüzden hiç bir kişi.Onların boş keselerinin içine baktım.İçin de kendimi aradım.Yoktum.Olduğumu zannediyorlar...
Sonra cümlelerinde kendimi görmeye ormana gittim.Çok farklı bir kızla tanıştım orda alanen..'sen de kimsin?'dedim.Sesini çıkaramadı.Üzerinde alsız pulsuz kirli bir elbise vardı.'Ne oldu da nasıl kirlendi bu elbise dedim?' 'üzerimden çıkartamıyorum' dedi.Yanında ki elini tutan adamın her yerin de bir kız ismi yazıyordu.'O kim?' dedim. 'Onu çok seviyorum' dedi. peki neden diğerinin elini tutuyorsun dedim. sesini çıkaramadı. 'eeeeeee yok artııııııık' dedim.Ne kadar çirkindiler,sahteydiler,zavallıydılar,ne kadar çaresizdiler.. Dedim ya,insan hayalini taşır,taşıdığı hayal onu yansıtır.. ne büyük bir zavallılık örneği idi.Piuuu hemen kaçtım!Onları orda bıraktım. çünkü ben insanları mutlu etmeye bayılıyorum. onlar ormanda kaldığı sürece o insanlarda mutlu oluyorlardı.Bıraktım eğlensin insanlar..
Ama insanların çaresizlikten ve birilerinin üzülmesini sağlamak adına ve eğlenebilmek için hayal gücüyle uydurduğu yalanlara,ezilmiş büzülmüş oyunlarına,kendini kendinden emin sanışlarına ihtiyacı olması ne büyük bi acıydı.Yarası olan ağlayarak gocunuyordu.ve ortada magazin bile vardı birileri kudurmuş bizi takip altına almıştı..vay be. Ama ben niye bu kadar basitleşebilmeyi beceremiyordum? Ve kıskançlık ne kadar aşağlık bi kompleks başkalarına yapmaya çalışırken neler yapabiliyor insanlar,kendilerine?
Ama iyi ki şu zamanda evden çıkıp üzerine para verip doktordan yeni bi burun alabiliyoruk.Yalan söylemekten burnu uzayanların burnu güzelce törpüleniyor,bir güzel parlatılıyor paketleniyor ve eve dönüyordu. Üzerine bir fiyongu eksikti onu da ben koydum..Akılma geldi sonra.. zaten eskiden de onlar adamın posterine ben gerçeğine sarılırdım.Durdum harika bi kahkaha patlattım.Sonra kahkahalar duydum kahkahalar eşliğinde kahkahalara büründük.Ben insanların delirmesini istemiyorum. bir dakika siz bi sakin olun..ben sizi umursayamıyorum zaten dikkatimi çekecek kadar renkli olamıyorsunuz..Gerçekten asıl benden söz edebilecekler parmak kaldırabilse.. balığın da insanın da sazanına bayılıyorum.Ama gözyaşartıcı bomba atıp gitmicem, henüz bunun için genciz.
Size de oluyor mu bazen içinizden bir ses diyor ki 'bir değişiklik yap hadi artık!' istiyor insanoğlu.. Mesela liseden beri çantasının ön gözünde muhakak mendil taşıyan kızlara özenmişimdir..ben yanların da tam bir kaostum..Kopyaya ihtiyaçları yoktu,patır patır dökülürlerdi.Benimse selpağım yoktu ve sınavdan önce onları bana notlarını vermeleri için ikna ederdim.Daha kaotik bi hale de dönüşebilirdim mesela o kişinin yazısını okuyamayıp gece gece onu rahatsız edebilmek gibi..Halbuki ben de istiyordum kırmızıyla başlık atmak hep aynı formatta yazı yazmak..

bişeyleri de bu yüzden seviyorum. selpakları da oluyor

Hiç yorum yok: